Piyasaların dilinden düşmeyen ‘tapering’ nedir? Piyasaları ve yatırım fonlarını nasıl etkileyecek?

Bu yazımızda son dönemde piyasalarda sürekli bahsedilen tapering kavramını açıklayacak ve piyasalar, özellikle de yatırım fonları üzerine etkilerini inceleyeceğiz.

2020’nin başlarından itibaren dünyayı etkisi altına alan pandemi süreciyle birlikte zor bir dönemden geçen finansal piyasalarda, yaşanan krizi önlemek için ilk devreye giren kurumlar doğal olarak merkez bankaları oldu. Merkez Bankaları, görev tanımları gereği faiz kanalı başta olmak üzere çeşitli enstrümanlarla piyasalara müdahale etmeye başladı. Faiz indirebilen ülkelerde faiz indirimleri yaşanırken faizlerin zaten çok düşük olduğu gelişmiş ekonomilerde ise piyasaya para enjekte edecek diğer önlemler uygulanmaya başlandı.

tapering

Varlık alımı nedir?

Dünya ekonomilerine bakıldığında, piyasalardaki para miktarını artırma yolunda en çok tercih edilen yöntem olarak varlık alım programları devreye girdi. İktisadi tabirle, varlık alımı uygulaması parasal gevşeme yani piyasalara daha fazla para sürülmesi anlamına geliyor. Genellikle bu operasyon, merkez bankalarının hükümetten ya da ticari bankalardan tahvil satın alarak (örneğin Hisse senedi, Bono ya da hazine varlığı) ekonomiye para enjekte etmesinden oluşur. ABD Merkez Bankası Fed, Avrupa Merkez Bankası ECB, İngiltere’de BoE, Japonya’da BoJ gibi dünya sahnesinde söz sahibi ülkeler arka arkaya varlık alım programlarına başladılar. Pandeminin başlangıcı ve kapanma tedbirlerinin devreye girmesiyle birlikte piyasalarda artan sıkışıklıklarda varlık alımları ile enjekte edilen para, tıkanıklığın giderilmesinde oldukça etkili oldu ve olmaya da devam ediyor.

Varlık alımları piyasaları nasıl rahatlattı?

Varlık alımlarıyla birlikte piyasaya sürülen bolca para, firmaları, bireyleri harcamaya teşvik ederken ekonomik faaliyetlerini devam etmesini sağlıyor. Paraya erişim kolaylığı ve faizlerin düşmesiyle paranın maliyeti azaldığı için bankalar kanalıyla tüketicilere sunulan krediler, imkânlar artıyor. Özetle burada amaç bireylerin ve şirketlerin kasalarında, ceplerinde para olması ve harcamalarını ötelemekten kaçınmaları. Böylece pandeminin yarattığı kriz ortamının finansal etkileri hafifletilecek; istihdam, üretim, tüketim gibi ekonominin en kritik değişkenleri bu tarihi günleri en az zararla atlatabilecekti.

tapering

Tapering ne demek?

Varlık alımlarını ve neden böyle bir uygulamaya gidildiğini açıkladıktan sonra yazımızın ana konusu olan tapering kavramına geçebiliriz. 2021 yılının yaz aylarından itibaren daha fazla kullanılmaya başlanan, gazetelerde, televizyonlarda, internet ortamında sıkça adını duyduğumuz tapering ne anlama geliyor?

Tapering’in türkçe karşılığını, varlık alım programlarının azaltılması olarak açıklayabiliriz. Pandemide piyasaları rahatlatmak için başlanan varlık alımlarının, azaltılarak sonlandırılması süreci tapering olarak adlandırılıyor. Öncelikle tapering kavramını genellikle bir süreç olarak algılamak gerekiyor. Tapering, ne zaman başlayacak ve ne kadar sürecek,  tapering nasıl yapılacak gibi ilave sorular da haliyle gündeme getiriliyor. Piyasalar ve piyasa oyuncuları, piyasaları takip eden herkesin cevabını aradığı soru şimdilik; tapering sürecinin ne zaman başlayacağı üzerine. Sonrasında, varlık alımlarının ne kadar sürede ve nasıl sıfırlanacağı da bolca tartışma konusu olacak..

Tapering neden gündeme geldi?

Hayatın gerçekleri gibi finansal piyasalarda da her etkinin bir tepkisi de oluyor. Varlık alımları, sıkışık olan piyasaları açmak için gereken likiditeyi sağlarken en büyük yan etkisi enflasyon olacağını söylememiz gerekiyor. Fed, ECB, BoE, Boj ve varlık alım programları uygulayan merkez bankaları, bu sürecin bir enflasyon yaratacağını biliyordu. Varlık alımları ve uygulanan diğer destek paketleri (ABD’de teşvik paketleri, yatırım paketleri, vatandaşlara devletin gönderdiği alışveriş kuponları, karşılıksız paralar) parayı neredeyse sınırsız bir hale getirince fiyatların artması kaçınılmaz bir son idi. Nitekim de öyle olmaya başladı. Örneğin ABD’de enflasyonun yüzde 2 sınırını aşması ve orada kalıcı olması ciddi endişelere de sebep olmaya başlayınca ‘tapering’ ifadesini daha fazla duyar hale geldik.

tapering

Tapering ne zaman başlayacak?

Geldiğimiz son noktada Fed, yaklaşık bir buçuk yıldır, her ay 120 milyar dolar olarak uygulanan varlık alım programında tapering sürecinin başlangıcına dair ilk sinyalleri verdi. Eylül ayı Fed faiz toplantısına (FOMC) ilişkin tutanaklarda varlık alımlarında yavaşlama sürecinin Kasım-Aralık aylarında başlayacağı net bir dille beyan edilmiş oldu. ECB’de ise son para politikası toplantısında aylık 20 milyar euroluk varlık alım programının Mart 2022’ye kadar süreceğine dair mesajlar bulunuyor. Ancak Fed’in varlık alımlarına başlaması sonrasında bu süre daha da erkene çekilebilir. Mevcut ekonomik görünümde, tapering sürecinin ötelenmesini sağlayacak muhtemel gelişmeler, pandemide vaka sayılarının artması, tedbirlerin gündeme gelmesi gibi klasik risklerin yanı sıra, küresel büyümeyi tehdit edecek gelişmeler ve bunu destekleyebilecek olan enflasyondaki gerilemeye işaret eden veriler olarak sayabiliriz.

Tapering başlayınca piyasalar ve yatırım fonları nasıl etkilenecek?

Varlık alımlarının azalmaya başlamasıyla birlikte, piyasalardan para çekileceği için faizlerde bir artış yaşanması kaçınılmaz. Zaten varlık alımlarının azaltılarak bitirilmesinin neticesinde küresel ekonomilerde faiz artışları da beraberinde gelecek. Örneğin Fed’in varlık alımlarını azaltacağı söylentilerinin artmasıyla birlikte ABD Doları küresel piyasalarda güçlenmeye başlamıştı. Fed, bu konuda tarih verince beklenti satın alınmış olduğu için ABD Doları daha ne kadar güçlenir bilinmez. Ancak burada varlık alımlarının hangi tonda azaltılacağı ne zaman bitirileceği ABD Doları’nın küresel piyasalardaki yönünde belirleyici olacak.

Yatırım fonları piyasasında, ABD Doları’na, ABD Doları’na endeksli varlıklara yatırım yapan fonlarda paralel yönde hareketler izlenebilir. Keza, ABD tahvil faizleri de yükseleceği için özellikle ABD devlet tahviline portföylerinde yer veren yatırım fonları ve Eurobond fonları da bu durumdan etkilenebilir. Türkiye gibi gelişen ülkelerde ABD Doları’nın değerlenmesine ek olarak ülkelerin kendi iç dinamikleri kurların, hareketlerini farklılaştırabilir. Ayrıca iktisadi bir gerçeklik olarak; ABD Doları’nın güçlenmesi ve ABD’de faizlerin artması, gelişmekte olan ülkelerdeki sermayenin yönünü kısmen bile olsa ABD’ye çevirmesi anlamına da gelebilir.

Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir:

Merkez Bankası’nın Faiz Kararlarının Yatırım Fonları Üzerindeki Etkileri

Döviz Kurundaki Değişimlerin Yatırım Fonlarına Etkisi

Yatırım Fonları Piyasası Eylül Ayı Analizi