ABD Başkanlık Seçimi’nin Yatırımlar Üzerindeki Etkisi

ABD Başkanlık Seçimi’nin Yatırımlar Üzerindeki Etkisi

Neredeyse bütün gözlerin çevrildiği ABD başkanlık seçimine sayılı günler kaldı. 3 Kasım 2020 tarihinde ABD yeni başkanını seçecek ve herkesin beklediği soruların cevapları gelmeye başlayacak. “Keep America Great” diyen Başkan D. Trump ikinci kere seçilirse 1992 yılından beri devam eden ve başkan olarak adaylık kampanyasını sürdüren adayın tekrar başkanlık seçimini kazanması klasiği devam edecek. Ya da “Restore The Soul of America” diyerek yola çıkan J. Biden demokratları tekrar iktidar yapacak.

Yazımıya Başlamadan Önce Göz At: Ekim Ayında Yatırım Piyasalarında Gerçekleşen Gelişmeler

ABD başkanlık seçimleri, günümüz dünya ekonomisi iç içe geçtiği ve seçim sonuçları ekonomiyi doğrudan etkileyeceği için özellikle ekonomistler ve yatırımcılar tarafından çok yakından takip edilmektedir.

Geçmiş Başkanlık Seçimleri ve S&P 500 Endeksi

2020 yılı -özellikle Covid-19 pandemik krizinin etkisiyle- ülke ekonomileri, şirket bilançoları ve bireysel yatırımcılar nezdinde normal olmayan bir yıl olarak yaşanmaya devam ediyor. Yaşanan bu büyük ekonomik çöküş sonrası ABD başkanlık seçiminin sonucunun yatırımları nasıl etkileyeceği de bir çok yatırımcı tarafından en çok konuşulan konuların başında geliyor.

Geçmiş yıllardaki ABD başkanlık seçim dönemleri incelendiğinde, uluslararası büyük krizlerin yaşandığı dönemler hariç S&P 500 Endeksi’nde negatif bir etki oluşmadığı gözlenmiştir.

Tüm seçim yılları baz alındığında ise S&P 500 endeksindeki artış ortalamada %11.28 olur iken, cumhuriyetçi adayların kazandığı seçimlerde bu oran %15.3, demokrat adayların kazandığı seçimler de ise bu oran %7.28 olarak gerçekleşmiştir.

 

Seçim Vaatleri

Seçim sonuçlarının ekonomiyi etkileyecek en önemli konulardan birisi vergilendirme konusundaki seçim vaatleridir. Joe Biden kurumlar vergisini %21’den %28’e arttıracağını söylerken, Donald Trump vergileri 2017 vergi indirimleri doğrultusunda indirmeye devam edeceğini vaat ediyor.

Alt yapı vaatleri iki aday içinde aynı seviyede gösteriliyor.  Enerji yatırımı vaatlerinde ise Joe Biden yeşil enerji yatırımı vaat ederken Başkan Donald Trump geleneksel enerji şirketlerine yapılacak yatırımların tarafında yerini alıyor. Bu konuda Joe Biden ve kurmayları yeşil enerjiye destek vereceklerini ve Paris İklim Antlaşmasına tekrar imza atacaklarını dile getiriyor.

Eğitim harcamaları konusunda Joe Biden 400 Milyar $ ek harcama yapacağını vaat ederken Donald Trump eğitim harcamalarında %8’e kadar bir küçülmeye gideceğini belirtiyor. Çin üzerindeki ekonomik baskının ise olası bir Joe Biden zaferi ile daha da kapsamlı olarak artacağı diğer beklentiler arasında yerini alıyor.

 

Seçimin Sonucunun Hisse Senetlerine Etkisi

Donald Trump’ın tekrar başkan seçilmesi durumunda teknoloji şirketi hisseleri ve bu hisselere yatırım yapan fonların değerlerinde artış gerçekleşmesi öngörülüyor.

Bir diğer büyük konu ise enerji sektörünün bu seçimden nasıl etkileneceğidir. Donald Trump’ın eski tip, geleneksel enerji olarak adlandırılan petrol ve türevi enerji sistemlerinden yana olduğu ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak istemediği biliniyor. Hatta 2017 yılında Paris İklim Antlaşması’ndan çekileceğini açıklamış ve 2019 yılında ise bu yöndeki resmi başvurusunu gerçekleştirmiştir. Joe Biden’ın ise Donald Trump’ın aksine yeşil enerjiye destek olması, yatırımlar yapması bekleniyor. Özellikle güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, elektrikli araç batarya sistemleri ve bu sistemlere ham madde ve ara mamül sağlayan şirketlerin hisseleri ve bu hisselere yatırım yapan fonların değerlerinin artması olası bir Joe Biden ile birlikte gelecek mavi dalga zaferinden sonra gerçekleşecek bir senaryo haline geliyor.

Covid-19 pandemik krizinin de etkisiyle normal olmayan bir dönemden geçmekteyiz. ABD bu süreci en derinden yaşayan ülkelerin başında geliyor ve giderek artan vaka sayılarının, seçmenleri 2020 Kasım seçimlerinde daha yüksek oranda posta yoluyla oylarını kullanmaya itmesi bekleniyor. Donald Trump posta yoluyla kullanılacak oyların meşruluğunun soru işareti olacağına dair açıklamalarda bulundu. Bu açıklamaların ardından, eğer kesin olmayan seçim sonuçlarına göre başa baş bir oy dağılımı çıkarsa, muhtemel belirsizlik durumunun, ABD ekonomisinde kısa süreli de olsa bir dalgalanma yaratması olasıdır.

Seçimlerin doğurabileceği riskleri yakından takip ettiğini açıklayan dünyanın önde gelen kredi derecelendirme kuruluşları Fitch, Moody’s ve Standard & Poor’s (S&P)‘a göre belirsizliğin artması durumunda ABD‘nin kredi notu olumsuz etkilenebilir. Kredi notunun olumsuz etkilenmesi ABD doları üzerinde baskı oluşturacaktır. Fitch ve Moody’s nezdinde, ABD’nin kredi notu en üst kademe olan AAA seviyesinde bulunuyor. ABD’nin kredi notu, S&P nezdinde ise en yükseğin bir altı olan AA+ düzeyinde.

Ekonomilerdeki güvensizlik durumlarında yatırımcı güvenli liman olarak görülen kıymetli madenlere eğilim göstermiştir. Kasım seçimlerinin sonunda belli bir süre belirsizlik havasının esmesi durumunda altın ve diğer kıymetli madenlere yatırım yapan fonların değerlerinde artış görülebilir.